Ana Tanrıça'dan Mevlana'ya

Ali Canip Olgunlu

Atölye İçeriği

İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana pek çok medeniyete ve kültüre beşiklik etmiş olan Anadolu topraklarına ait olağanüstü gerçekler ve mitler. İlkçağlardan itibaren varlığına bir anlam yükleme çabasındaki insanoğlu, başlangıçta mitolojk tanrılar aracılığıyla bunu yaparken ilerleyen dönemlerde ilahi bir gücün varlığını kabullenmiş ve kendi yarattığı efsanelerin dışında, dinginliğine ve barışa ulaştıracak bir inanışı benimsemiştir. Bu yeni dönem ise Mevlana’nın kimliğinde evrensel bir boyut kazanmış ve onun mesajı bütün insanlığı kucaklamıştır. Ali Canip hocamızın, tarih boyunca, Anadolu topraklarında soluk alıp veren her insan topluluğunun, bu topraklardan elde ettiği ve bu coğrafyaya kattığı sonsuz güzelliklerin bir arada oldugunu anlattığı Ana Tanrıça’dan Mevlana’ya Kitabı üzerinden hareketle, tarihi, mitolojiyi ve ilahi gerçekliği aynı anda bulup, olağanüstü etkileşimlerini görebileceğimiz bir yolculuğa çıkıyoruz.

Anadolu Aşığı, Araştırmacı, Yazar Ali Canip Olgunlu 1967 yılında Kars'ta dünyaya gelmiştir. Mimar Sinan Üniversitesi Türkoloji bölümünden mezun olmuş, Anadolu medeniyetleri, kültürü ve tasavvuf üzerinde odaklanarak yaptığı çalışmalar ile tanınmıştır. 1989 yılından bu yana Anadolu'nun evrensel değerleri üzerine inceleme ve araştırmalar yürüten Ali Canip Olgunlu, bulgu ve deneyimlerini çeşitli seminer programları ve konferanslar ile paylaşmaktadır. Temel ilgi alanı tasavvuf öğretisi olan Olgunlu, çeşitli kültür merkezlerinde bu konu üzerine seminerler vermektedir. Yaklaşık yirmi yıldan günümüze kadar Anadolu kültür tarihi ile ilgili yaptığı çalışmaları beş ayrı kitap üzerinden yayımlanmıştır. Yazarın ilk kitabı, 2001 yılında çıkan "Motif Motif Anadolu" olmuştur. "Dinler Tarihi" konu başlığı adı altında da dizi seminerler vermekte olan Ali Canip Olgunlu'nun, başlıca kitapları arasında; Ana Tanrıça'dan Mevlana'ya, Ayasofya, Mitos'tan Logos'a, Anadolu'nun Sözü, Yedi Tepe Anadolu, Binbir Mevlana sayılabilir.

Atölye İçeriği

1
Abonelere özel

Birlik Üzerine

Bütünsel anlamda özgür olabilmesi için "Her şeyi Bir şeye" indirgeyebilmelidir İnsan. Bilemediğinden göremeyen, göremediğinden dolayı da yol alamayan insanlar Bir şeyi Hiç Bir şey olarak pasifize ederler. İnsanın aydınlanmasının en büyük delili Bir'i Bir'den bilebilmektir, birlikte olabilmektir. Ne güzeldir Bir'den Birlik'den konuşmak. Hatırlayanlar Bir'de buluşurlar.

2
Abonelere özel

Anadolu Üzerine

Kendi deyimiyle, Anadolu Kültür Tarihinde derinleşe derinleşe adeta sarhoş olan Ali Canip Olgunlu, Anadolu'yu çift başlı bir kartal olarak tanımlar. Bu kartalın bir kanadı Kültür Tarihi, diğer kanadı AŞK'tır. Canlı bir organizmadır Anadolu ona göre, tekrarı yoktur, dolayısıyla her an hakkında yeni sözler söylemek gerekir. 12.000 yıl öncesine kadar uzanan bir "Merhaba" sadece bu kutsal Anadolu topraklarında vardır. Bu topraklarda söylenecek, anlatacak ne çok şeyimiz vardır. Sahip olduğumuz bu kültüre gerçek anlamda sahip çıkabildiğimizde Ben yerine Biz diyebildiğimizde, Homeros da, Heredot da, Apollo ya da Dyonisos da bizimdir, Hz.Yunus, Hz.Mevlana, Hace Bektaş-ı Veli de bizimdir. Bizler Anadolu'da Biz demeliyiz ki Birlik ve Biz olmaktan bahsedebilelim.

3
Abonelere özel

“Keşke Hayatta Kalabilse” Ana Tanrıça’dan Mevlana’ya – 1

"Ana Tanrıça'dan Mevlana'ya"serimize, İlkçağlarda varlığına anlam arayan İnsan ile başlıyoruz. Bilinen tarihte, İnsan'ın yerleşik hayat için ilk seçtiği yer Anadolu olduğundan, Göbeklitepe'den Çatalhöyük'e, Diyarönü'nden, Bergama'ya, Mardin'den Tarsus'a bir yolculuk seni bekliyor. Elbette Ali Canip Hocamızın hep söylediği gibi Mavi ve Kırmızı bir arada bu sohbetlerde, Bilgi (mavi) ve Aşk (kırmızı) birlikteliği! Bazen Tasavvuf, bazen Mitoloji.

4
Abonelere özel

“Doğurgan Kadından Besleyen Kadına” Ana Tanrıça’dan Mevlana’ya – 2

Neolitik dönem başlıyor. Buğday'ın anavatanı Anadolu'da insanoğlu, Avcı-Toplayıcı dönemden ilk yerleşik hayata geçiyor. Doğurganlığın yerini Besleyiciliğin alışı ve Bakışların Kozmos'a yönelişi bu dönemde gerçekleşiyor. "Bu güne kadar ürettik, yedik ve tükettik dolayısıyla kıtlık oldu. Keşke ürettiklerimizin hepsini yemeseydik!" dedikleri zamanlar. Anlaşılan o ki; çok da değişmemiş insanoğlu.

5
Abonelere özel

“Kadın, Kültür ve Medeniyettir” Ana Tanrıça’dan Mevlana’ya-3

Kadın yerleşik düzende oturunca, hayvanla göz göze geldi; onu evcilleştirdi, bitkilerin dünyasını keşfetti; ilaç yaptı, ateşi keşfetti;çiğ olanı pişirdi. Kadın, birşeyin varlık nedenidir, yaratıcıdır, kültürdür. Kadın hem yapan (mitojenik), hem konu olan (mitolojik) dir. Peki, kutsal kadın ne oldu da Pandorra gibi, Havva gibi, türlü kötülüklere sebep haline getirildi? Çağımızda halen Kadın hakları konuşulması ironiktir. Ne kadın erkeğe, ne erkek kadına zıttır. BiR'in birbirinden güzel iki yarısıdırlar.
6
Abonelere özel

“İlkbahar Dinlendirir, Sonbahar Demlendirir” Ana Tanrıca’dan Mevlana’ya-4

Onbinlerce yıldır sözle söylenenler, M.Ö. 4000 yılında artık yazıya dökülmeye başladı. Söylence dünyasının birikimleri, Dinden öte Dinler tarihi, yazı ile birlikte devreye girmeye başladı. Su ile hayatın ilişkisinde Gılgamış'dan Göbeklitepe'ye, yarı göçebe insanlıktan Müslümanlığa yolculuğumuz çok geniş bir alanda gerçekleşiyor. İlkbahar'da dinlenecek, Sonbahar'da demleneceğiz. Bu videomuzda Dinler Tarihi'nin başlangıç dönemi ve Hz.İbrahim'e dek olan süreci dinliyoruz.

Üye Ol

Eğer tüm içeriklere ulaşmak ve atölyelerin tamamını izlemek istiyorsanız, üye olabilirsiniz.

Parola sıfırla