Ekolojik Yaşam Yolu

Güneşin Aydemir

Atölye İçeriği

7.6 milyar insanın her gün tükettiği milyarlarca ürün kaynağını doğadan alıyor.
Yediğimiz içtiğimiz gıdalar, kullandığımız bakım malzemeleri ve temizlik ürünleri, giydiğimiz kıyafetler, hatta sosyal medyada attığımız bir emojinin bile doğa üzerinde görünmeyen bir değil birçok etkisi var. Tükettiğimiz her ürün ve hizmetin içinde gizli su, gizli enerji gömülü vaziyette.
Peki bu döngüyü nasıl doğa dostu hale getiririz? Bu yolculukta bize yol gösterecek yeni erdemlerimiz, yeni davranış biçimlerimiz ne olabilir?
Bu atölyede yeni dünyanın, doğa dostu bir yaşam biçiminin erdemlerini ve bunları nasıl gerçekleştireceğimizi öğreneceğiz. Bu yol, kişisel bir dönüşüm aracıdır. Sıradan insanların günlük yaşamlarında yaptıkları küçük değişimler birleştiğinde yaşam biçimlerimizin değişeceğine olan inançla başlayalım.

Biyoloji eğitimi alan Güneşin Aydemir, Ekoloji bilimine gönül vermiştir. 25 yılı aşkın bir süredir sivil toplumda doğanın korunması için çalışmakta olup, doğaya, doğal olana ve doğanın bir parçası olan insan türüne; yine bir insan olarak bakmakta, gözlemlemekte. Güneşin’e göre İnsanın en büyük kederi, kendini “diğer” diye tanımlayarak başka varlıklarla arasındaki bağı koparmış olmasıdır. Bu bağ özünde kopuk değildir, insan zihnen kopuktur. Bu nedenle son 10 yıldır bu bağın onarılması, insanların doğa ile yakınlaşmaları misyonuyla, eğitim ve atölye çalışmaları için küratörlük yapmakta ve öğrenim alanları yaratmaktadır.

Atölye İçeriği

1
Abonelere özel

Yeni Bir Yaşam Biçimi

Üretilen her ürün için toprak, su, uygun iklim koşulları ve insani paylaşım ortamları gerekiyor. Bunlara ulaşmak için kullandığımız para, yapay bir değiş tokuş aracı ve paranın nasıl gelip nasıl gittiği bütün yaşamımızı hatta kaderimizi etkiliyor. Doğadaki alışveriş besin ağı sayesinde olurken, insan dünyasındaki alışveriş para sayesinde oluyor. Paranın akışını da tüketim ve üretim davranışlarımız belirliyor. Üretim biçimimiz hem kıt kaynakları aşırı kullanmamıza hem de temizlenmeyen biçimde kirletmemize neden oluyor; tüketim biçimimiz ise bu tarz üretim biçimlerini destekliyor ve yine bolca atık üretiyor. Bu da daha çok kaynak kullanımına neden oluyor. Peki bu döngüyü nasıl daha hakkaniyetli ve doğa dostu bir yöne çevirebiliriz? Bu soruyu açmak için başka sorularla destekleyelim ve bu sorulara kendi koşullarımız ve sınırlarımız içinde dürüstçe yeniden ve sürekli olarak cevap verelim.
2
Abonelere özel

“Ne Yersek O’yuz”

İnsanın temel gıdasının kaynağı toprak ve sudan gelmektedir. Aynı zamanda nefes yolu ile havadan besleniriz. Ek olarak, derimiz de üzerine sürdüğümüz maddeleri emer. Son olarak sağlıklı olabilmemiz için belli bir miktarda doğaya maruz kalmamız, doğa dozu almamız gerekir. N Vitamini.
3
Abonelere özel

Kirlenmenin ve Temizliğin Ekolojisi

Çöp demek; yeniden kullanımı mümkün olmayan, doğanın yabancı olduğu ve dönüştüremediği, dolayısıyla biriktirdiği maddeler demek. Bu maddelerin kaynağı doğa. Yani kaynaktan kullanıyoruz ancak yerine koymuyoruz, buna çöp deniyor. Şehirde yaşayan bir kişi günde ortalama 1 kg çöp üretiyor. Evimizdeki atıkları, çöp olmaktan kurtararak faydalı bir hale nasıl getiririz ve nasıl daha az çöp üretiriz?
4
Abonelere özel

“Ne Giyersek O’yuz”

Kıyafet, doğa ile aramızda duran bir sınırdır özünde. Kıyafet, üzerimize giydiğimiz bir öğretidir. Bizi tanımayanlara verdiğimiz en doğrudan mesajdır. Yaşadığımız yaşamın sembollerini taşırız. İnsanlar, bir vakitler doğa güçlerinin hiddetinden korktuklarından kendilerine koruma sağlasın diye tılsımlar da yaptılar. Onları süs püs olarak takıp takıştırıyoruz şu günlerde. Hal böyle iken, günümüzde ihtiyacımızdan çok daha fazla kıyafet, süs püs eşyası üretiliyor. Birbirinden çok uzak mesafelerde yapılan üretim ve tüketim faaliyetleri bir bütün olarak doğal kaynakların aşırı kullanımı ve kirletilmesi ile sonuçlanıyor. “Ne kadar ihtiyacım var?” sorusunu yeniden, yeniden ve yeniden sormak önemli bir başlangıç.

Üye Ol

Eğer tüm içeriklere ulaşmak ve atölyelerin tamamını izlemek istiyorsanız, üye olabilirsiniz.

Parola sıfırla